Bağlantınız başarılı bir şekilde kopyalandı

SP no ve şifreniz ile giriş yapın

Haberler Duyurular Başkandan Yazılar Hutbeler Sizlerden Gelenler Basın Videolar İletişim Bize Yazın Profil

Bağlantınız başarılı bir şekilde kopyalandı

Abone Ol Hesap
30 x
Gelişmiş Arama
Ana Sayfa
Haberler
Başkanlık
Başlıklar
İletişim
Sosyal Medya
Güncel Haberler İhtidalar Ziyaretler Programlar Vaaz ve Sohbetler Diğer Haberler
Haberler Duyurular Hutbe Basın Camilerimiz
Yazılar Başkandan Sizlerden Gelenler Dini Günler Gelişmiş Arama Namaz Vakitleri Videolar
Konum Numaralar Bize Yazın Öneri ve Şikayet
Profil
Twitter Facebook İnstagram Youtube Telegram
Uzay Canlı Labaratuvar
Futbol Basketbol Voleybol Tenis Maraton Yüzme Bisiklet
WEB Frontend WEB Backend Bilgisayar Android IOS MySQL Adobe Microsoft Office
Demet GÜLER

İSLAM VE ÇOCUK

Resim yüklenirken bir hata oluştu!
2022-10-31 20:37:29 1,065,086


Çocuk ve İslam

 


Çocuk, Allah’ın biz kullarına ikramıdır. Neslin devamlılığını sağlayan, sevgi ve şefkat meyvesidir. Bir dua olarak Kur’an-ı Kerim’de şöyle geçer; “(O sâlih kullar): «Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl!» derler.” (Furkan,74)



İslam’da çocuklara azami derecede ihtimam gösterilir. Onların yeme-içme, barınma gibi sevgi ve değer görme ihtiyaçları da gözetilir. Nitekim Peygamberimizin (s.a) :“Kimin bir çocuğu varsa onunla çocuklaşsın.” (Deylemî, III, 513) dediğini, yine aynı şekilde: “İnsanlarla akılları nispetinde konuşun.” Buyurduğunu bilmekteyiz.



Ebeveynlere düşen asıl sorumluluk ise çocuklarına İslam’ın değerlerini doğru aktarabilmek, ahlaklarını güzelleştirebilmek, onlara iyi bir kılavuz olabilmek, iyiyi ve güzeli öğretebilmektir. Çünkü Hz. Peygamber (as.)'in, “Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.” (Buhârî). Anne- babanın, çocuklarını doğru yola ulaştırması ve kötülüklerden muhafaza etmesi için Allah’tan yardım dileyerek, dua etmesi gerekir.


 Tahrîm Sûresi 6. âyet-i kerimede Cenâb-ı Allah: “Ey îman edenler! Kendinizi ve âilenizi, yakıtı taş ve insanlar olan ateşten koruyun...” buyurmaktadır. Gazzâlî der ki: “Bu âyette istenen şey, çocuğu terbiye etmek, ahlâkını güzelleştirmek, kötü arkadaşlarda korumak, dînin îcaplarını öğretmek, zevk için yemeye alıştırmamak, süs ve konforu sevdirmemek gibi faaliyetlerdir.”


Ailenin aslî görevlerinden biri de Cenâb-ı Hak ile irtibatı kesmemek, devamlı sûrette yavruları için duâ etmek ve şu âyet-i kerîmeleri dilden hiç düşürmemektir:



“Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl. Neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar. Bize ibâdet usûllerimizi göster, tevbemizi kabul et. Zirâ tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak Sen’sin.” (Bakara, 128)

Unutmayalım ki, çocuğun eğitiminde anne-babanın rol modelliği büyüktür. Çünkü eğitim ailede başlar. Binaenaleyh Peygamberimiz (s.a) ; “Çocuklarınıza ilk öğreteceğiniz kelime, «Lâ ilâhe illâllah» olsun!” buyurmuşlardır.



Çocuklara din eğitimi verirken, çocukta oluşturulmak istenen Allah tasavvuru; korkutma ve kınama, eleştirme merkezli değil, sevgi merkezli olmalıdır. Allah’ı; bütün varlıkları yaratan, insanları, özellikle çocukları çok seven, koruyan, besleyen, sayılamayacak güzel nimetler veren, yapılan her iyiliğin karşılığını fazlasıyla veren, suçlarımızı hemen cezalandırmayıp farkına varıp vazgeçmemiz için bekleyen bir varlık olarak anlatılmalıdır.



Çocukların Allah sevgisinin nasıl olduğuna dair, 1993 yılında İstanbul, Üsküdar’da 44 çocuk ve anneleri ile yapılan bir araştırma, okul öncesinde bulunan çocukların kendilerini seven dost bir Allah’a inanmak istediklerini göstermektedir. E. Fromm, Allah sevgisini bir nevî “anne sevgisi” ne benzeterek şöyle der: “Annenin sevgisi, şartlara bağlı değildir, koruyucudur, sarıp sarmalayıcıdır; şartlara bağlı olmadığı için denetlenemez ya da yeniden var edilemez. Bu sevginin varlığı, sevilen insana bir mutluluk duygusu verir; bulunmaması, insanda kaybolmuşluk ve koyu bir mutsuzluk duygusu oluşturur. Anne, çocuklarını iyi ve uslu oldukları için değil, çocukları olduğu için sever. Bu yüzden anne sevgisi, eşitlik üzerine kurulmuştur. Allah’ın sevgisinde de bu güven duygusu vardır. «Zayıf güçsüz olsam da günah işlesem de beni sevecektir. Başıma ne gelirse gelsin, beni kurtaracak, bağışlayacaktır. Benim Allah’a sevgimle, Allah’ın bana olan sevgisi birbirinden ayrılamaz.»”

 

 

Çocukların en çok sevmeleri gereken Allah olmalı iken; söz geçiremediğimiz zamanlarda çocuklarımızı Allah ile, O’nun yakması, taş etmesi, sevmemesi ile korkutmak, bu şekilde olumsuz davranışları değiştireceğimizi zannetmek, çocuğa güvenmesi gereken en önemli merciyi kaybetmesine sebep olmak demektir. Bu durum, çocuklarda kaygının artması ve psikolojik olumsuzlukların ortaya çıkmasına sebebiyet vermek demektir ki, çok ciddî bir vebaldir. Binaenaleyh on üç yaşına kadar Peygamber Efendimiz (s.a)’in yanında kalan Abdullah İbni Abbas’la Allah Resul’ünün şu sohbeti ne kadar dikkat çekicidir:



 “Bir gün Peygamberimiz devesine binmiş, beni de terkisine almıştı. Bana şöyle buyurdu: “-Delikanlı! Sana bazı şeyler öğreteceğim. Allah’ı gözet ki, Allah da seni gözetsin. Allah’ı gözet ki, Allah’ı daima yanında bulasın. Bir şey istediğinde Allah’tan iste. Yardıma muhtaç olduğunda Allah’tan yardım dile. Şunu bil ki, bütün insanlar sana fayda vermek için toplansa, Allah’ın takdiri dışında sana fayda veremezler. Ve yine bütün insanlar sana zarar vermek için toplansa, Allah’ın takdiri dışında sana hiçbir şeyde zarar veremezler. Bu konuda kalemler kaldırılmış, yazılar kurumuştur.”



 Kur’an-ı Kerim, anne-babanın ve çocukların çok önemli olduğunu ifade eder yani İslam da aile çok kıymetlidir. Velhasılıkelam ailenin kurucuları olan anne-babanın salih ve saliha kişiler olması gerekir. Gelecek nesillerin sağlıklı devam edebilmesi için zürriyetin korunması da çok önemlidir.



 Ne mutlu bizlere ki her şeyde olduğu gibi, çocuklara yaklaşımda ve eğitimde örnek alabileceğimiz peygambere sahibiz. Nitekim Resûl-i Ekrem (sa.) Efendimiz ‘in, "Evlenin, çoğalın; zira ben, kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar ederim." buyurduğu nakledilmektedir. Bizler Allah’a layık bir kul olmak için elimizden geleni yapmalıyız. Bu hassasiyetimizi evlatlarımıza da küçük yaşta nakşetmeli, İslam’a hizmet eden Ümmet-i Muhammed sayısını kaliteli bir şekilde arttırmalıyız.